Aslında işe paralel evrenler, zaman yanılgısı, uzayın bükülebilirliği boyutuyla girmek lazım ama bu kısımları, biliyormuşsunuz sayıyorum ve direk konuya giriyorum.

Bu arada Ankara‘da yaz geceleri ayrı bir güzelleşti sanki…

Tüm sınavlarınızı başarıyla geçtiniz, şirketiniz çok iyi kar elde ediyor, sevgilinizle aranız iyi, ailenizle mutlusunuz, arkadaşlarınızla mutlusunuz, arabanız uzun süredir arıza yapmıyor…

Kendinizi hangi konu ve konularda iyi hissediyorsanız artık siz seçin.

Biliyorum ki bu güzellikler silsilesi böyle gitmeyecek. Elbet bir noktada, aksi yönde bir hareket olacak.

İşte benim teorim aksi yöndeki hareketi siz yapın. Hayatın dinamiklerine uyun. Mecbur kötülüğü siz yaratın. Böylece mevcut sonuçları da önceden öngörebilir, kendi yarattığınız kötülüğün derecesiyle, alt seviye aksilikleri minimize edebilir, böylece beklenmedik durumlarla karşılaşmanızın gelecek de zorunlu olduğu kısımları önceden bilir ve önlemini alabilirsiniz.

Ne demek bu şimdi diyorsanız, zaten devam etmeyin okumaya.

Gelecek, şuanda başaramadığımız kadarıyla kontrol edilebilen birşey değil. Ancak olasılıklarda öyle. Fakat olasılıkları minimize ya da maksimize etme olasılık dahilinde. O halde, maksimum aksiliği yaratabilen insan, daha düşük durumlarda etkilenmeyecek ve adeta kural haline gelen bu iyilik silsilesi sırasında yaşanması mecbur aksi durumlarıda kontrol edebilir. Bir nevi olasılık kontrolü olarak da adlandırabileceğimiz bu girişimi, isterseniz “Gelecek Hata Kontrol Teorisi” adıylada anabiliriz.

Madem hayat bir sınavsa, kazık sorularla da karşılaşmak zorundaysak, niye biz belirlemeyelim bu soruları?