Son 20 yılın makro ekonomi dinamiklerine bakmadan, Türkiye’nin son 5 yılındaki sosyo-ekonomik gerçeklerini analiz etmeden, Türkiye’deki startup ekosisteminin bugününü ve neden kimsenin yazılımcı bulamadığını anlamamız mümkün değil. Bulanların ise nasıl bulduklarını ve sürdürülebilir büyüme modelinin nasıl çöktüğünü, bizleri 2023 ve sonrasında nelerin beklediğini, yatırımcıların ve kurucuların nelere dikkat ederek bu yeni döneme hazırlanabileceğine bakalım.
Bu yazı 4 ana başlıktan oluşacak:
- Makro Ekonomik Gerçekleri Anlamak
- Yatırımcılar (VC)
- Türkiye Startup Ekosistemi 2023
- Yazılım İnsan Gücü
2010 ve 2020 arası dünya ekonomisi kısa özet
Oturup ekonomist olmadan ekonomi hakkında büyük analizler yapabilecek durumda değilim fakat bilgimiz dahilinde, kendi sektörümüzü de etkileyen noktalarda yorum yapabiliriz. Karşılıksız, hunharca, büyük bir açlık ve ülkemizde sermaye transferi benzeri yaklaşımlarla, FED’in siyasal etkilere kayıtsız kalamamasıyla, varlık alımları büyük oranlarla yapıldı. Kabaca, çok ama çok para dağıtıldı.
2021 ve Pandemi
Hali hazırda tam frene basılacakken patlayan pandemi sebebiyle ve doğal olarak, frene basılamadı ve daha çok gazlandı. Devletin böyle durumlarda, doğal olarak birinci görevleri, daha çok varlık alımı. Çok detaylarına girmeden, daha çok para kullanımı için daha çok basma ve harcama.
Pandemi Sonrası Ekonomi
FED’in biraz kendisine gelmesiyle, bakın biraz zira resesyon riski krizden daha tehlikeli algılanıyor, varlık alımlarının durdurması ve en büyük para politikası aracını devreye alması yani faizler. Neden, çünkü ekonomi teorisi bize diyor ki, ve tarihiyle her seferin ispatlıyor, bir ekonomide en kötü ve tehlikeli şeyin adı ENFLASYON!
Startup Ekosisteminde Paranın Kaynağı: Yatırımcılar (VC)
Madem paradan başladık oradan devam edelim. Startup ekosisteminde paranın iki kaynağı var. Baba parası ve yatırımcılar. Yatırımcılar ikiye ayrılıyor, kabaca; VC (Girişim Sermayesi) ve Şirketler. Girişim sermayelerini de yine kabaca ayıklasak ve bölsek; Angel (Melek Yatırımcılar) ve Crowdfunding (Kollektif Fonlar). (Daha çok çeşitlendirilir fakat bir yerde kesmek gerektiği için burada bırakıyorum).
Bakalım bu kaynaklar paralarını nereden elde etmişler? Şöyle bir etrafınızda, bildiklerinizi bir düşünün ya da ufak bir araştırma yapın. Bu fonların çoğu tabii ki bireylerin varlıklarının alternatif değerlendirilme yollarından buralara geliyor. Bireyler bu varlık/servetlerini ne zaman ve nasıl kazandılar? İşte temel soru bu! Bu aynı zamanda gerçek bir startup kurucusunun yatırım alacağı zaman bakması gereken ilk ve en önemli kriter!
Çevrenizdeki araştırma bittiyse söyleyeyim, çoğu son 20 yılda. Son 20 yılda nasıl para kazanıldığını kabaca yukarıda anlattım, detaylara girersek mahkemelik bile olabiliriz 🙂
Paranın Aktığı Kaynaklar
Tamam şimdi elimizde para var, çok para var, nasıl elde ettiğimizi sorma ya da sorsan bile çok önemli değil, çok güzel ve keyifli geçen yıllarda kolayca elde ettik. Peki şimdi bu parayı ne yapacağız?
Bazı trendleri, gidişatı ve olabilecekleri yüksek oranda tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Ekonomi ve matematik bilimleri var. Büyük sermayeleri de kontrol edenler, genelde acayip akıllı insanlar ve ekonomiden anlıyorlar 😉
Enflasyon ya da stagflasyonu görmemek elde değil. Doğal olarak önlem almak, varlıkları korumak lazım. Bir de kolayca elde edilmiş varlıklarda risk iştahı tabii ki yükselir, insanın ve yatırımın doğası gereği. O halde ne yapalım, bu kadar da boşa sıkılmaz, hype’ı yaratalım ve bizden daha aşağıdaki ama bizi takip edenlerin de buna maksimum katılımını sağlayalım. Zaten takip ederler, ekstra çabaya gerek yok.
A şirketi X işine girmiş, e bizde girelim o zaman. Dünyanın her yerinde kabul gördü, görüyor, görecek.
NFT, metaverse, kripto, değişik hisse senetleri, acayip startuplar vs.
Yatırım grupları, bundan sonra genelde hepsini VC (Girişim Sermayesi) altında kullanacağım, kime rapor veriyor? Bakın bu soru çok kritik. Paranın kaynağı kim/kimler ve VC yöneticileri nasıl para kazanıyor neye göre hesap veriyor? Bu soruların cevaplarını bulduğunuzda, neden X startup’ı 30 Milyon yatırım almışken, biz burada götümüzü yırtıyoruz EBITDA vs. diye ama ona rağmen 10 Milyon toplayabiliyoruz. Aralarda gerçekten mantıklı ve öngörülebilir gerekçeler olsa da, maalesef çevremizdeki örneklerin çoğunun cevabı bu sorularda gizli.
Şimdi size iki sorum var.
1- Havadan ya da çok rahatça 1 liralık bir işten normalde 1000 lira kazanmanız gerekirken 100 Milyon kazandınız. 100bin lira’dan 10 tane yere yatırım yapsanız, çok da umrunuzda olur mu?
ve
2- Çok çalıştınız, dişinizi tırnağınıza kattınız ve 1 liralik işten, 1000 lira kazandınız. 10 lira’dan 10 tane yere yatırım yapsanız, çok da umrunuzda olur mu?
2010’lara kadar yatırım ekosisteminde 2. soruya verilen cevaba bakılıyor bazende miş gibi yapılıyordu. İşte 2010’dan sonra olan budur, 1. soruya bakılıyor ve bazen miş gibi yapılıyor.
Türkiye’de Durum ve Startup Ekosistemine Yansımaları
Yatırımcı tarafında globalden bi farkımız yok. Hatta yeni giren bazı oyuncuların ülkenin yeni servet transferinden nemalanmasıyla daha çok ilişkisi bile var. Zaten baba parası ve bakkal yatırımcılarını bi kenara bırakıyorum ve gerçek VC’lerden bahsetmek istiyorum.
Gerçek VC’lerin de mevcut konjektürde en büyük problemi, her şeyi business okumaları. Teknolojiden anlamamaları, teknik değerlendirmelerin ya hatalı oluşu ya da hiç yapılmayışı, ya da çok sık karşılaştığım parasıyla yaptırırız yaklaşımı. Problem sadece yatırım açısından değil, Türkiye’de neden yazılımcı bulamıyoruza bir çivinin daha buradan çakılması. Yoksa Türkiye dahil tüm dünyada önümüzdeki 5-10 yıllık dilimde, en büyük startup batışlarını hem nicelik hem de nitelik olarak seyredeceğimizden hiç şüphem yok.
Türkiye’de neden yazılımcı bulamıyoruz ve Yatırımcıların buna etkisi
Öncelikle Türkiye’de yazılımcı bulunamamasının (genel tabir olarak kullanıyorum yoksa detayında tabii ki bulunabiliyor) temel sebebi sosyo-ekonomik gerçekler. A’dan başlayalım, Adalet, sonrası malum. Bu yazının konusu değil ama ana sebep malum. Bakın sürekli malum yazıyorum ve açamıyorum bile, o kadar malum 🙂
Onun dışındaki en büyük sebep, buraya kadar hala okuyorsanız tebrikler, yukarıda okuduklarınız. Çok para vardı. Hunharca harcandı. Enflasyon oluştu. Eldeki değerli şeylerin değeri enflasyondan daha çok arttı. Bu artışa bir de teknik eksikliklerle bilinçli bilinçsiz şişirmeler eklenince, sonuç Türkiye yazılım ekosistemi 2023.
Özet yetmediyse biraz detaylandıralım.
Türkiye’de nitelikli beyinler ve iş gücü var, gerçek. Enflasyon var, gerçek. Pandemi her firmaya uzaktan çalışmayı öğretti, gerçek. Her geçen gün yazılım alanına ilgi ve ihtiyaç var, gerçek. Çok para var, bilinçli bilinçsiz harcamakta sorun yok, gerçek. O halde fiyatlar tabii ki artacak, gerçek 🙂
Şimdi aşağıda bizzat çalıştığım firmalardan örnekler paylaşacağım fakat isimlerini aynı sektörden rakipleriyle değiştiriyorum. Doğal olarak aşağıdaki firmalarla hiçbir bağım yok.
Electronic Arts, Türkiye’de development ofisi açtı. Evet kimse de bilmiyor, aslında çok büyük bir gelişme. Sebebi yukarıda anlattıklarım. En düşük maaş net 4.000 EURO. Ofis boğaz manzaralı, yan haklar vs. Sen elindeki senior developer’ını nasıl tutacaksın Gittigidiyor?
Walmart, Türkiye’de ofis açtı. Herkes biliyor. Üniversite öğrencisine 15bin tl para veriyor. Ortalama bir yazılım ajansı olarak sen nasıl bir maliyetle çalışacak ve çalıştıracaksın ki, kaç para fatura kesesin?
Elindeki ürün teknoloji açısından bomboş ama ABC Ventures’dan 5 milyon dolar yatırım almış. Business açıdan değerlendirmeler nedir bilmiyorum ama önüme geldiği için görüyorum ki, inovasyon ya da yıkıcı hiçbir şey yok. Tamam teknolojide olmak zorunda değil, business’da olsa yeter ok ona da kabulum ama tüm sunumu teknolojik yenilik üstüne 🙂
Come on, belli bir zumrenin içinde olmanın avantajıyla, hesabı sorulmadan alınan yatırımı sen ben yeriz de, nereye kadar. İşte, enflasyona kadardı. Üzgünüm ama biraz daha yeriz dediğiniz her şeyin sonu yaklaşıyor ve tahmin edilenden daha hızlı olacak.