Saat 7.30 ve İstanbul beyaz yakalısı için telefonun alarm vakti ve ben çalışma şeklimi değiştiriyorum…
İşe gitmek için sıkıntılardan “arabayla trafik mi, metrobüs mü” seçeneğinden metrobüsü seçerek yola devam ediyorum. Köprü üstünde duruyoruz, malum çok rahat bir ulaşım aracı. Çantamda organizmam haline gelen Macbook, cebimde hiç sevmediğim geniş ekranlı bir şişkinlik ve denizin ortasında muhteşem bir manzara ama bu şekilde.
İstanbul’da güzel olan herşey için bir “ama” var. Ortada bir seçim yapma şansınız yoksa ama’lara sığınabilirsiniz. Ancak seçim yapma şansını yaratmayı benim gibi seviyorsanız, bence her zaman bir seçim vardır.
Bende sabah gidip akşam gelinen esaret sürecine epey bir süre ara vermeye karar verdim, özellikle İstanbul’da.
Kafamda geliştirmek istediğim ürünler ve servisler var. Üzerine yazmak istediğim konular ve çalışma alanları. Özellikle biraz yaratıcılığınıza güveniyorsanız, bunları geliştirebileceğiniz bir ortam İstanbul’da pek mümkün görünmüyor.
İşte tam da bu nedenden, sınırlarını kendimin belirlediği bir iş hayatına geçiyorum. Yine Levent bölgesindeyim, Kanyon’un hemen yanında İstanbul’un en güzel startup mekanı StartersHub‘da startup’lara danışmanlık veriyorum, şimdilik.
Gelişime açık bir ortamda ayırdığım bu zamanda, benimle her zaman sohbet etmek için uğrayabilirsiniz. Ayrıca belki de sizin startup ya da şirketiniz için yaratabileceğimiz katma değerli bir süreç vardır.