Aslında konunun tasarımla ya da sadece tasarımcılarla alakası yok fakat meseleyi iyi anlatan bir başlık oldu…
Kibir. İnsan egosunun tavan yaptığı bir anda hayatınızı böyle sürdürmeye çalıştığınız yegane frekans. Tanım bana ait, TDK’ya bırakmadım işi.
Zeka. Çok farklı alanlarda öğrenme, problem çözebilme, adapte olma, uzun vadeli plan yapabilme ve en önemlisi uygulama becerisi. Yine kaynak TDK değil.
Yetenek. Belirli alanlarda zekanın kapsadığı özellikler.
Tecrübe. Belirli alanlarda yeteneğin kapsadığı herşeyin, doğuştan değil, sonradan öğrenilmesi ve uygulanabilme becerisi.
Konjonktürel. Konjonktüre bağlı olarak, belli değişkenler dahilinde hareket eden, seyir gösteren durum.
Bu yazıyı okuyanlar arasında DNA bileşenlerini moleküllere ayırıp yeniden programlamaya çalışanlar, sentetik biyolojiyle ilgilenenler, işletim sistemi yazanlar gibi literatürde “rocket science” olarak tabir ettiğimiz işlerle uğraşanlar varsa onlar hiç üzerine alınmasın.
Maslak civarında çalışan yazılımcılar, tasarımcılar, satış pazarlamacılar, iş adamları vs. ne yapıyoruz da bu kadar kendimizi beğeniyor, başkalarını küçümsüyor hatta başkalarının fikirlerini ilk saniyede aşağılayacak kadar kibir doluyuz. Yaptığımız işlere dönüp baktığımızda, ya konjonktürü iyi yakalamışızdır ya da doğru zamanda doğru ekip içerisinde yer alarak başarıyı sahiplenmişizdir.
İnsanlar büyüdükçe küçülür ya, gördüğüm iki muhteşem tasarımcının konuşmasına benim gibi 5 dakika kulak misafiri olsaydınız bu sözün değerini aynı anda binlerce kez yeniden anlardınız. Bu abiler sevgili Hasan Yalçın ve Mehmet Doğan…
Halbuki en iyi başarılarını, o alanda yaptığı uzun çalışmalar sonrası piyasanın üstündeki tecrübesiyle kazanan, kendini zeki sanan ve kibri onu kendi başına otorite yapan, bu durumdan yaralanan patronunun sırt sıvazlamalarını kibir frekansına değnek yapan insanların bu gerçekleri görmesi, belki de uzun vadede daha çok tecrübeyle yaşanacak ki, bilinmez.
İşe Alım Yaparken Hissettiklerim ve Sonrası
Beni tanıyanlar bu yaklaşımımı iyi bilirler. Asla junior biriyle çalışmak istemiyorum. Yeni mezun veya duruma göre Senior biriyle çalışmak istememin gerekçeleri şunlar:
– 1 ya da 2 yıllık iş tecrübesi olanlar maalesef kısa vadeli sorunlara çözüm üretmeye odaklı iş piyasası için yetiştirilen, üst alt ilişkilerinde paçayı kurtarmak için çalışan ve kendisini her daim savunmaya hazır bekletmesi öğretilmiş, girdiği şirketin örgüt kültürünün aslında sadece onunla bile (evet 100 kişilik bir firmada dahil) değişime açık bir yapı olması gerekirken ama olmayan, konjonktüre göre kapasitesinin çok üstünde, adeta yapamasın diye iş verilerek yöneticisinin kendini haklı çıkarmaya çalıştığı bir yerlerden gelen bu arkadaşlarla çalışamıyorum.
– Zekasını anlamaya çalıştığım ve anladığımı düşündüğüm yeni mezun arkadaşlarla çalışıyorum. Çünkü ortada bir ürün varsa, ki her zaman vardır ya da ürünleştirilmelidir (Product), bunun özellikle içinde bulunduğumuz piyasada her gün güncellenebileceği, yazılım ve tasarımın kendi doğrularının yanında, yeri geldiğinde satış pazarlamanın isteklerine, yeri geldiğinde uzun dönem veya gelişen servislere uyum hızıyla, her an değişime hazır olması gerektir. Zekasına güvendiğiniz takım arkadaşınızın da size bu değişimde hızlı, pratik ve stratejik yaklaşımlarınıza ayak uydurmasını hatta sizden daha zeki olup bir sonraki adıma bile hazırlıklı olmasını beklersiniz. En azından ben bekliyorum.
– Bunu beklerken de defalarca deneyimlediğim; yaptığınız işin, yeneteneğinizin ya da zekanızın değerini sadece ve sadece sizinle aynı ya da sizden daha iyi olan biri verebilir. Aksi durumlarda ya veremez ya da insanoğlunun özellikle kurumsallarda sıkça karşılaşılan “kıskançlık” duygusuyla baş başa kalırsınız.
– Eğer iş tanımı çok netse, ürünün gideceği ya da servisinizin uzun vadeli planları ortadaysa, yani çok uzatmadan raporlama yapabilen bir proje yöneticiniz ve kağıda yazabileceğiniz bir stratejiniz varsa, o zaman zaten gerekli pozisyon çok bellidir ve ancak o zaman o noktaya en uygun Senior’ı bulmayı öneririm.
Mutluluk
Beni hayatta mutlu eden en önemli şeylerden biri çalıştığım şirketin yıl sonu karlılığını %50 arttırmak değil. O da güzel bir mutluluk ama en önemlilerinden biri değil.
Bir anda beni duygulandıran ve yaptığım şey de daha çok mücadele etmemi sağlayan çok güzel bir duygu var hayatımda.
Bu düşüncelerle işe aldığım, benimle bazısı 3 ay, bazısı 6 ay geçirmiş arkadaşların sevdikleri alanlarda çok daha yüksek pozisyonlara gelip beni ziyaret etmeleri ve o ağızdan çıktığında samimiyetini yalnızca sizin anlayabileceğiniz içten “sayenizde” cümleleri, herkese nasip olmayacağını düşündüğüm, primlerden, mevkilerden ve diğer iş hayatına dair benim için herşeyden çok daha mutluluk vericidir.
Toparlamak Gerekirse
Dali değilsin, değiliz. Olanı da zaten sevmeyiz. Daha iyisini yapabilmek içinse insana yatırım yapmaya devam edeceğim.
Bu Arada
Quora nasıl muhteşem bir üründür. Product gibi product, Türkçe meali. Web, mobil web, Android ve iOS uygulamaları, işlevselliği, grafik tasarımı, emailleri, yönetimin duruşu, bazı ufak detaylara verilen önem, biriken bilgi birikimi ne diyebilirim ki. Çok iyi çok…