F@tih Projesi

Bilişim Zirvesi 12’de en çok merak ettiğim konu F@tih Projesi oturumları ve sunumlarıydı.

‘F@tih Projesi’nde Hangi Noktadayız?’ oturumunu kaçırdım fakat daha çok teknik detayın paylaşılacağı umuduyla ‘F@tih Projesi’nde Yazılım/İçerik, Altyapı ve Donanım Gereksinimleri ve Çözüm Önerileri’ paneline katıldım.

Aslında böyle bir projenin ne kadar gerekli olduğundan ve fiyat/performans yaklaşımıyla baktığımızda ne kadar verim alınabilineceğinden uzun uzadıya bahsetmek gerkiyor fakat şimdilik o konuya hiç girmeden direk teknik detayları konuşalım. Zira panelde hiç teknik konuşulmadı. Çünkü kafalarda hala yukarıda belirttiğim noktalarda sıkıntılar var. Konuşmacılarda büyük çoğunlukla böyle büyük bir projenin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği hakkında konuştular, yazılım/içerik/teknik/donanım neredeyse hiç konuşulmadı. Sanırım kimsenin henüz bilgi sahibi olmamasındandı.

İlk pilot uygulamalara baktığımızda tabletler Android olacak. Ancak daha custom, özelleştirilmiş bir ‘education (eğitim)’ paketiyle gelecek gibi gözüküyor.

Bu işin çok talipsi var doğal olarak. Büyük paranın olduğu yerde kim olmaz!

Bilişim Zirvesi’nde Samsung’un akıllı sınıf standına uğradım. F@tih Projesi sunumuna iştirak ettim. Gördüklerimi ve şaşkınlıklarımı paylaşayım.

Her öğrencide tablet olacak. Bu Türkiye’de sınıf ortalamasının 40-50 arasında seyrettiği ülkemizde çok ciddi bir oran. Sonra her sınıfta akıllı tahtalar olacak, öğretmenlerde de birer tablet olacak. Öğretmen tabletinden yansıttığı akıllı tahtada sunumunu yapacak. Dersini anlatacak. Gerektiğinde her öğrencinin önündeki tablette bunu paylaşacak. İsterse her öğrenciye ayrı ayrı sorular gönderecek ya da anlatım yapacak, isterse de tüm sınıfa aynı anda hitap edecek. Gayet güzel. Yalnız bu iletişim için her sınıfta modem olması gerekiyor. Kablosuz veri transferini sağlayacak olan bu modemler, aynı zamanda internet bağlantısı içinde kullanılacak. İnternete çıkışların ne derece olacağı, öğretmenlerinde denetiminde olacağı vs. gibi konular hala muğlakta. Ancak biz bunun bir şekilde halledildiğini düşünürsek, ortalama bir okulda 40 derslik olsa, her derslikte 40 modem ve bunların internete çıkışı için; işte asıl bomba geliyor…

Bu kadar ağı ancak okullara serverlar kurarak yönetebilirsiniz. Evet yanlış duymadınız, her okul adeta bir ‘data center’ olacak! Şimdi saymaya başlayalım:

1) Öğrencilere verilen tabletlerin fiziksel güvenliği; çalınma, kırılma, çaldırma vb.

2) Tabletlerin öğretim yılına ait içeriklerini hazırlama, bunların öğretmenler tarafından etkin kullanımı…

3) Her öğrenciye ve öğretmene tablet vermenin maliyetini geçiyorum, her sınıfa modem kurma, her okula server kurmanın maliyeti, bakımı, güvenliği…

4) Bu elektronik cihazların hepsi elektrikle çalışıyor. Bazen okulların şuan bile elektrik faturalarını ödemekte yaşadığı zorluklar bir yana, bir gün boyunca dayanması mümkün olmayan tabletlerin sürekli şarj edilmesi gerekliliği. Modemlerin, akıllı tahtaların ve serverların güç tüketimleri ve maliyetleri…

5) Cihaz yazılımının Android olacağı konuşuluyor. Android gibi son derece güvensiz bir sistemde (çakma Linux), hangi ölçüde güvenlik önlemi alabileceğinizi düşünüyorsunuz. Çok açık söylüyorum, bu tabletler piyasaya Android ile çıksın, istediğiniz güvenlik önlemini alın, 3 hafta içinde kırılmazsa, bizzat ben uğraşacağım.

6) Server bakımı, ağ güvenliği… Eğer bu konuya girersek ve bu sistemlerin internete erişimi ister MEB üzerinden ister başka türlü olsun, MEB bilgi sistemi açısından direk ulusal tehdit oluşturur, baştan söyleyeyim.

7) Bu daha da uzar ama şimdilik bu kadar diyelim…

Son dakika dedikodusu olarak, Android yerine Windows 8 kullanılması gündemdeymiş. Olabilir. Açık kaynak olarak Android kullanılması gerekli olsa da, çocukların daha iyi bir arayüzle kolay kullanım açısından olabilir. Tabii bu kadar öenmli bir projede açık kaynak kullanılması gerekliliği tartışılmaz bile.

Ancak proje baştan sona çok bilinmeyenli denklem olarak karşımızda duruyor, umarım sonu hayırlı olur.

Yalnız, Bilgi Teknolojileri’nde süreci böyle bir temenni ile noktalıyorsak, maalesef sonumuz pek hayırlı görünmüyor demektir.

Share/Paylaş

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *